18.3.05

AKP nin Iktidar Sendromu

Son aylarda Erdogan nin aciklamalarina baktigimizda kendine guveni tam, muzaffer bir basbakan yerine giderek, sinirli, sitemkar ve caresiz bir basbakan portresi goruyoruz.
Basbakanin bu aralar surekli medyaya yuklenmesi veya iclenmesi(!), hatta kedi gibi cizildigi icin bir karikaturisti dava etmesi hep bu rahatsizligin gostergesi.

Iktidara geldiginden beri cok dinamik ve guclu bir sekilde calisan AKP kadrolari nedense ekonominin rayina oturmasi ve AB den tarih alinmasindan sonra bir rehavete ve ben neymisim havasina kapilmis durumda. Belki bunda su anda AKP nin rakipsiz gozukmesi ve duzgun bir muhalefetin olusmamasi etken olabilir. Ancak bence sorunun kokeni cok daha derinde. AKP merkez sagi birlestirici bir parti iddasi ile ortaya cikip bircok farkli siyasi gorus ve kesimden insani kadrosuna katti ama bu kisilerin cogu AKP olmayan siyasi gelenegine veya ideolojisine bakip degil Tayyip Erdogan in etegine tutunup iktidara gelebilmek icin partiye uye oldular. Simdi bunun sancilari Erkan Mumcu olayinda ve diger istifalarda ortaya cikmaya basladi. AKP cok yeni bir siyasi parti oldugu icin bir siyasi gelenegi, devlet tecrubesi ve belirli bir cizgisi olusmamis olabilir ama parti yakin bir zamanda Tayyip Erdogan in partisi olmaktan cikip kendini demokrat, muhafazakar ve genis tabanli bir merkez sag parti cizgisine oturtamazsa tek partili iktidar donemlerinin sonu cabuk gelicek gibi gozukuyor.

Ne yazik ki hala AKP nin kadrolarinda ki buna Basbakan Erdogan da dahil AKP nin programini, ozgurlukcu ve demokratik soylemini tam olarak icine sindirememis bircok insan var. AKP, bir an once soylemini, misyonunu ve kadrolarini birbirleri ile uyumlu hale getirmez ve bir lider etrafinda donen toplama bir parti imajindan kurtulmaz ise, iki veya uc secim sonra Turkiye nin meshur siyasi parti mezarligini boylamasi kacinilmaz olur.

Artik Turkiye demokrasisi belirli bir olgunluga erismektedir, eger parti sisteminde ve hukumetlerimizde istikrar istiyorsak bizim de AKP ye bu yolda kostek degil destek olmamiz ve insallah olusturacaklari yeni siyasi parti kulturu ve geleneginin karsit goruslu baska partilere ornek teskil etmesini saglamamiz gerekir.

Acik Gorus ailesi genisliyor!

18 Mart 2005 den itibaren Sener Akturk ve Domanic arkadaslarimiz Acik Gorus ailesine ve editor takimina katilmislardir, Yazilari ve yorumlari ile blogumuza farkli gorusler getirecek, renk katicaklardir.

saygilar,

Editorya

10.3.05

Bu devrim sedir mi, kadife mi, yoksa Gucci mi?

Lubnan daki sokak gosterileri ne zamandir gundeme oturmus durumda ama daha onceki yazimda da belirttigim gibi bu gosteriler gercekten Lubnan halkinin iradesini mi gosteriyor yoksa Amerikanin gazi ile sesini yukseltme cesareti bulan bir azinligin mi?
Dikkat ederseniz hep genc, elit ve gozlerinde gucci gozlukler ellerinde louis vitton cantalarla genc kizlar bu Suriye aleyhtari gosterileri yapiyordu ve insan acaba Lubnan bu insanlardan mi ibaret diye sormadan edemiyordu.

Bunun cevabini gecen gun Hizbullah tarafindan duzenlenen ve Lubnan gibi kucuk bir ulke icin cok buyuk bir rakam olan,diger gosterileri cuce birakan, 500 bin kisinin Suriye yanlisi gosteri oldu. Buna tabi ki yanli Amerikan medyasinda cok az yer verildi ve gecistirildi, ayni Ukrayna da Yuschencko ya oy vermeyen %40 a yapildigi gibi.

Daha once de yazdigimiz gibi Lubnan da olaylar bazilarinin gostermek istedigi kadar basit degil ve hassas dengeler var, bunu son olaylar butun ciplakligi ile gostermistir.

Ayrica burada Besar Esad in tehditler karsisinda sert bir tutum alacagina, gerginligi tirmandirmamak icin bazi askerleri geri cekmesi ona neden sans verilmesi gerektigini kanitlar nitelikteydi.

1.3.05

Yeni Hedef: Suriye

Son günlerde Amerikalı yetkililerin açıklamalarına ve Amerikan medyasının yayınlarına baktıgımızda Amerikanın Neo-somurgeci "Ortadogu Projesi" nin yeni ayağı Suriye. Hariri ye yapılan suikast Amerikanın ve Israil in o kadar isine yaradı ki insan icinden acaba onların yardımı veya emri ile mi yapıldı diye merak ediyor. Suriye nin zaten gergin olan su durumda boyle bir harekete kalkısması intihardan baska birsey olamaz.

Oncelikle Amerikanın Suriye yi bombalamadan guvenlikten sorumlu oldugu icin sorumlu tutması sergilenen oyunun belki de en komik yanıydı. Acaba Irak ta daha gecen gun olen 120 kisinin sorumlusu kimdi o zaman? Onların güvenliğinden kim sorumluydu?

Olaydan sonra kamuoyu olusturmak icin hazırlıklar baslatıldı hatta senelerdir suskun bir sekilde Lubnan ı yeniden insa etmeye calısan halk sokaklara dokuldu. Hergun, CNN dahil, butun Amerikan kanallarında Lubnanlıların sokak gosterileri ve Suriyenin isgali anlatiliyor. Bu gosterilerle Ukrayna ve Sirbistan arasinda baglantilar kuruluyor. Kimse Bati Seria dan cekilmesi icin Israil alehtari yapilan gosterileri ve bu gosterilerde yaralananlari kac senedir goruyor mu? Onu birakin Israil isgaline karsi baslatilan intifada terorist bir hareket olarak gosteriliyor. Simdi 15 senedir ses cikarmadigi isgalci Suriye ye karsi dunya ayaga kaldiriliyor, bir an once askerlerini cekmesi icin tehdit ediliyor.

Oyunun ikinci komik bolumu de bu. Lubnan 10 yıl suren kanlı ic savasını bitirmek icin Suriye ordusunu ulkeye davet etmis ve ancak Suriye ulkedeki asayisi saglayabilmistir. Lubnan ın ne duzgun bir ordusu ne de guclu bir devlet yapısı var. Ulkenin en guclu kurumu güney Lubnan da egemenliğini kurmus ve devlet icinde devlet olan Hizbullah. Kimse Lubnan da guclukle kurulmus gucler dengesinin nasıl etkileneceğini ve guvenliği kimin saglayacağını sormuyor. Acaba Suriye çıksında ben mi giriyim diyor Amerika ama o kadar askeri de yok, Irak a zor yetisiyor.

Hepimiz bu oyunda yeni bir sahneye sahit oluyoruz simdi komik buldugumuz anektodlar ve gerekceler yakında bir Irak gibi bir trajediye daha donusebilir. Kimse Suriye deki rejimi savunmuyor ama yeni bir bakıs acısı getiren, rasyonel biri olduguna inandıgım Basar Esad a da kimse zaman tanımıyor ve Suriye hukumeti icindeki radikal gruplara boylece prim veriliyor.

Yine savas çiğirtkanlığı, yine çifte standart ve yine yanlı propaganda. "Ortadogu Projesi" ortalığı daha çok karıştıracağa benziyor ve Turkiyenin bu yeni tabloda ki rolü, özellikle son gelişmelerden sonra, tehlikeli bir sekilde belirsiz.