Danimarka da baslayan ve tum Avrupa ya yayilan Hz. Muhammed(S.A.V) karikaturleri ile baslatilan kampanya aslinda Bati da ki ozellikle entellektuel kesimin daha once hristiyanligin ve katolik kilisesinin Avrupa daki hakimiyetini yikmak icin baslattiklari "aydinlanma" adina yapilan savasi simdi Islam'a karsi yurutmek istedigini gosteriyor. Bu savas aslinda cok onceden baslatildi ama ozellikle 11 eylul den sonra kamuoyunda bas gosteren radikal Islam korkusundan yararlanilarak hiz kazandi.
Dunyada ki genel maneviyata donus ve Avrupa da sayisi giderek artan musluman gocmenlerin asimile olmayip, degerlerine sahip cikmasi Avrupali laik entellektuellerin ve siyasetcilerin "aydinlanma" ile kazanilanlar elden gidiyor endisesine kapilmasina yol acti. Biz koskoca Katolik klisesininin bilegini buktuk, bir grup cahil musluman bizi engelleyemez, ifade ozgurlugu, demokrasi ve cesaret adina biz istedigimizi yapariz, burasi Avrupa, kulturumuzu, medeniyetimiz kimseye yedirtmeyiz tavri icindeler. Bu entellektueller bir yandan Avrupa da giderek artan irkci soylemleri ve eylemleri kinarken, obur taraftan ayni bagnazlikla Muslumanlari asimile etmek istiyorlar. Soz konusu karikaturlerden birinin Danimarkali cizeri: "Öneri ilk geldiğinde kafamda şüpheler doğdu. Doğrusu, bu tam bir açmaz durumuydu. Eğer öneriyi reddetsem, İslam'a yönelik sansüre uymakta devam eden bir korkak olacaktım. Kabul edersem de, İslam'a karşı sorumsuz bir nefret taciri haline gelecektim." demis ama nedense korkak olmaktansa nefret taciri olmayi secmis. Bu Avrupa daki Islam korkusunun ne kadar buyuk oldugunun bir gostergesi degil ise nedir?
Sahsen Amerikan televizyonunda veya Avrupa basininda Hz. Isa ile ilgili skecler,karikaturler veya seviyesiz espriler gordugumde de uzuluyor ve kiziyordum. Sadece ifade ozgurlugu ve komedi adina bazi degerlerin asagilanmasi, bu degerler ne olursa olsun, ne kadar dogru? Zaten bu gibi olaylar musluman ulkelerdeki, hicbir degere saygi duymayan, yozlasmis batili toplumlar imajini koruklemiyor mu?
Unlu filozof Edmund Burke'un dedigi gibi: "Ozgurluklerin elde edilebilmesi icin sinirli olmasi gerekir." Burdan daha birkac hafta once Pamuk davasi ile ilgili yazimda ifade ozgurlugunu savundum ve hala savunuyorum ama saygi sinirlarini asan, sinirsiz ve yersiz basin ozgurlugunun kime yarari olabilir? Bazi konular sirf bir inat ve prensip meselesi yapilamayacak kadar hassastir ama simartilmis Avrupali entellektueler ise bunu anlayamayacak kadar da kalin kafalidir ne yazik ki. Ozelikle koru korune bagliligi asagilayan bu zihniyet aslinda kendilerin bu tutumlari ile ayni zihniyetin temsilcileri olduklarinin farkinda degiller. Aydinlanma devri kapanali cok oldu ama Voltaire den cok Voltaireciler hala Avrupa basininda, egitiminde ve siyasetinde soz sahibi. Bunlarin Islam kulturune karsi olusturdugu tehdit sinsice oldugundan, acikca Islam'a ve musluman gocmenlere nefret kusanlardan cok daha tehlikeli.
Muslumanlarin bu karikaturlere verdigi tepki ise ne yazik ki cok abartili. Asiri davranislar, siddet gosterileri bu Avrupa'nin orumcek kafali aydinlarina prim vermekte. Ozellikle Avrupa da yasayan Muslumanlarin uzerindeki baskinin artmamasi icin tepkiler daha medeni bir sekilde gosterilmeli. Yine Burke den bir alinti yaparsak: "Adetler, yasalardan daha onemlidir... Bizi yozlastiran ya da saflastiran, sinirlendiren ya da sakinlestiren, kabalastiran veya zariflestiren, hep adetlerimizdir." Muslumanlar, geleneklerine karsi yapilan bu saldiriya Islam terbiyesi ve adetleri icinde cevap verirlerse belki Avrupalilari utanirdirabilirler.
7 yorum:
Oncelikle son bir kac ay icinde Turkiye`de olup, burada yasanan vahim gelismelerle ilgili bir yazi yazmadigim icin ozur dileyerek basliyorum;
Karikatur krizinin ilk asamasinda haberleri televizyondan izledigimde daha once cok sik gonderme yaptigimiz Huntington makalesi aklima gelen ilk sey oldu. Iste Huntington`in tezinin en buyuk kaniti dedim icimden. Dunyanin bir ucunda biri bir karikatur ciziyor ve diger ucunda binalar atese veriliyor. Eger kuresellesme ve teknoloji buna izin vermese bu karikatur belkide o gazeteyi okuyan bir kac musluman disinda kimseyi kizdirmayacakti.
Peki bu binalar niye atese verildi? Bu karikatur orada ki muslumanlari kizdirdi diye mi? Isin komik tarafi oradaki muslumanlarinin hemen hic birinin bu karikaturu gormemis olmasidir. Dolayisiyla kendilerine hakaret kabul ettikleri eylem fiilen gerceklesmemistir. Yani bu ayni ortacagda haclilardan birinin Kuduse girip yerden bir parca mobilya alip iste bu Hz. Isa`ya aitti diyerek hristiyanlari ateslemesine benziyor, tek farklilik artik orta cagda degiliz. Kimsenin gormedigi bir seyden rahatsiz olmasi ve bu rahatsizligini bina yakmak insan oldurmek gibi eylemlere donusturmesine alkis tutacak degilim, bence bunun adi cahillik, bu ortadogunun icinde bulundugu acmazdan cikabilmesinin neredeyse imkansiz oldugunun en iyi gostergesi. Bu sivasta 37 aydinimizi canli canli yakan insanlarin mantalitesinin hayata gelmesi ve biz ne yapiyoruz? Yine izliyoruz. Bunun adi muhafazakarlik degil gericilik. Muhafaza etmekle geri cekmek arasinda ciddi bir fark olmadigini unutmayalim.
Ayrica Serim`in gonderme yaptigi muhafazakar dusuncenin babasi Burke`un ingiliz `house of the commons`a hitaben Turk barbarlarin her dusmandan kotu oldugu ve bu hristiyan dusmanlarinin goruldukleri yerde yok edilmesi gerektigi icerikli konusmasi benim gecen yazimda vardi saniyorum. O yazida demistim ki, Burke gibiler aydinlanmanin utancina hala avrupada kol geziyorlar. Ne yazik ki bizim icimizde hic azalmadilar hatta artiyorlarda.
Bu karikatur ilk ciktiginda bende ne kadar hatali ve saygisiz bir hareket oldugunu dusunmustum ama simdi goruyorum ki belki de bu Islamin gereksinim duydugu degisime isaret etme acisindan hayirli bir gelisme oldu. Hatta Avrupa gazetelerinin siyasal acidan sorumsuz bir hareket olmasina ragmen bu karikature destek vermelerini de cok manali buluyorum, orasi avrupa ve zar zor kazandiklari bazi degerleri siyasal rant ugruna cope atma huylari olsaydi su an bizim durumumuzda olurlardi...
Mustafa Domanic
Oncelikle Mustafa Bey'e sitemlerimi iletiyorum. Aylardir sitemize hicbir katkida bulunmamistir ama yine de yorumuna cevap vermek istiyorum.
Burda onemli olan nokta yapilan provakasyondur. Bu Fransa ve diger ulkelerde turban veya anadil konusunda da yapilmis hamlelerin devami niteligindedir. Avrupa gazeteleri boyle tepkilerin gelecegini bile bile, inadina bu karikaturleri tekrar tekrar yayinlamislardir. Yazimda da soyledigim gibi asiri tepkileri savunmak mumkun degildir ve tabi ki cahillikt bunda buyuk rol oynamaktadi ama nedeni sirf cahillik degil dogu ile bati arasinda varolan gerginliktir. Bu karikatur sadece bir kivilcimi olusturmus ve bu gerginligin ne kadar tehlikeli boyutlara geldigini gostermistir.
Avrupa da bazi cevreler ulkelerindeki muslumanlarin kendi degerlerini birebir benimsemesini istemektedir, eger sende buna katiliyorsan ne ala, o zaman bu kampanyayi desteklemen normal.Benim Avrupanin bazi degerlerine, ki bunun icinde dine, geleneklere ve otoriteye saygisizlikta dahil, sahip cikmam mumkun degil.
Bahsettigin diger "cahil" muslumanlar gibi her ne kadar bu karikaturleri gormemis olsam da ve sahsen bu karikaturleri bir hakaret olarak saymasam da, olaylarin gelisimi ve yayinlayan gazetelerin amaclari beni ve her inancli muslumani dogal olarak tepki gostermeye itmistir. Zaten olaylar bir gazeteden cikan karikaturlerden dolayi degil Avrupa da ki bircok liberal gazetenin bu provakasyona alet olmasi ile buyumustur. Ayrica bu tepkilerde baskici, mesru olmayan rejimler altinda ezilen musluman halkin genel stresini ve tepkisini baska bir hedefe yoneltmesi veya yonlendirilmesi de soz konusudur.
Burke'e gelince, cok saygi duydugum bir muhafazakardir ve sadece "aydinlanma" ile ilgili gozlemleri ve yorumlari icin yazimda yer verdim, 18. y.y. dan kalma Osmanlilar hakkindaki gorusleri beni ilgilendirmez. Benim de Inglizler ve Iskoclar hakkinda bircok onyargim var ve ben de onlarin ulkem veya dunya uzerinde herhangi bir hakimiyet kurmasini istemem. Insanlarla her konuda anlasamiyoruz diye butun fikirlerini cope atamayiz degil mi?
Benim şahsi kanaatim basın ve fikir özgürlüğünden yana bu karikatürler de dahil herşeyin yayınlanabilmesinin mümkün olmasıdır. Fakat bu karikatürler özellikle provokasyon için yayınlandı, ve bu provokasyon karşısında başbakan Rasmussen gibi Danimarka'nın resmi sözcülerinin takındığı tavır çok aptalcaydı. Bu gazete bu karikatürleri taaa Eylül ayında, provokasyon amacıyla yayınladı. İslam ülkelerinde bazı protestolar olduysa da büyük bir infial yaşanmadı. Birinci denemede müslümanları sokağa dökemedikleri için, geçen ayı bu sefer Norveç'teki bi gazete aynı karikatürleri yayınladı ve ikinci denemede, başarılı bir medya ağı sayesinde bütün dünyada haber oldu bunlar ve İslam ülkelerinde bildiğiniz gibi büyük olaylar çıktı. Sonra bi sürü Avrupa gazetesi, Fransa'dan Almanya'ya kadar, bunları yayınlamaya başladı. Öncelikle, bu ülkelerin resmi siyasi otoriteleri, başbakanları cumhurbaşkanları, vs. bu provokasyonu böyle görüp, 'bu bir provokasyondur ve asla devletimizin veyahut toplumumuzun görüşlerini yansıtmamaktadır. Onaylamıyoruz ama fikir özgürlüğüne saygımızdan ötürü yayınlanmasını da sansürleyemeyiz.'
demeleri lazımdı. Onun yerine Rasmussen aylarca 'I don't care-Umurumda değil' gibi aslında provokasyonda taraf ve katılımcı olduğunu gösterir bir tavır takındı. Olay bundan ibaret. Gazete bunu provokasyon yoluyla meşhur olmak için yaptı, devlet otoriteleri de bu olayla ilgili hiçbir yorum yapmayarak ve kayıtsız kalarak provokasyona karşı durmadıkları için katkıda bulunmuş oldular, ve olan yine ortadoğudaki insanlara oldu. Danimarka o büyükelçiklerin parasını takır takır suriye'den lübnan'dan falan alacak zaten. Kim kazandı kim kaybetti bu olayda? Türkiye'de Vakit veya Aydınlık herkes tarafından onaylanmayan bir haber-yorum-karikatür vs. yayınlasa ve bu uluslararası medya tarafından yayılmaya başlasa, siyasi otoriteler anında müdahele eder ve 'bu yayınlar türkiye devletinin onayladığı şeyler değildir, toplumumuzun genel görüşünü de yansıtmamaktadır.' falan der. Avrupalılar fikir özgürlüğü ve demokrasi konusunda yine Türkiye kadar olamadılar, faşist-ırkçı-müslüman karşıtı çizgiye doğrudan ve dolaylı destek vermiş oldular. Danimarka basınının Müslümanlar tarafından 'baskı altında' tutulduğu düşüncesi de zaten en saçma sapan zırvadır, bunu da kimsenin söylememiş olmasına şaşırdım.
Turgut Tarhanli'nin bugunku Radikal'deki yazisindan:
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=178157
Avrupa Konseyi'ne bağlı olarak faaliyette bulunan, Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu'nun (ECRI), Danimarka hakkında hazırladığı ve 2001 yılında açıklanan raporunda, bu ülkede yaşayan Müslümanların durumuyla ilgili şu görüşlere yer veriliyordu:
"Danimarka'da, Müslümanlar ırkçılık ve ayrımcılıktan özellikle mağdurlar. İslam hakkındaki aşırı genellemeler ve yanlış algılar kadar olumsuz kalıp ve önyargılar, tüm siyasi yelpazeye yayılan siyasi seçkinler, entelektüeller ve gazeteciler de dahil olmak üzere, kanaat önderlerince geliştiriliyor. Bu Müslüman karşıtı iklim, özellikle çalışma hayatına dahil olma, ev edinme ve kamusal yerlerde bulunma gibi, hayatın çeşitli alanlarında bu grubun üyelerine yönelik hoşgörüsüzlük ve ayrımcılığa varıyor" (Section I). Bu bilgilere ek olarak, ülkedeki Müslümanların hem ibadetleri hem de kendi cenaze törenlerini yapmaları ve ölülerini defnetmeleri konusunda bile, büyük zorluklar olduğu da belirtiliyor.
Raporda, özellikle 1990'lı yıllarda daha liberal politikalar uygulanmasına olanak veren, Danimarka göç ve iltica rejiminin değiştirilmesi karşısında, ülkedeki göçmen nüfusun yüzde 8 civarında bir orana eriştiği belirtiliyor. Bu olgunun, özellikle medya ve entelektüeller gibi kanaat önderlerince, Danimarka ekonomisi, hayat tarzı ve değerler sistemi üzerinde birer tehdit olarak yorumlanmasıyla, korkuların ve olumsuz basmakalıp düşüncelerin artmasına neden olunduğu da aynı raporda vurgulanıyor (Section II/L).
Danimarka Basbakani Rasmussen zaten yabanci ve gocmen karsiti politikalari olan bir platformda 2001 yilinda secildi ve cok uzun sureden beri Iskandinavyada ki ilk sag kaolisyon iktidarini olusturdu. Ilk yaptigi islerden biri de gocmenlerin ailelerini Danimarka ya getirmelerini zorlastirmak oldu.
Merhaba Serim,
Karikatür krizi ile ilgili sunu söylemek istiyorum.
21.yüzlilda olup bitenlere anlam verebilmek icin insanligin tarihini iyi bilmek lazim. Bu tür olaylarin ne zaman nerde nasil ortaya cikacagi, mükemmel bir sistem icinde belirlenmis, hazir bir vaziyette bekliyor. Ben olaylari biraz daha basit bir sekilde özetlemek istiyorum. Bati ve Dogu, yani Hiristiyan ve Müslüman. Iyi ve Kötü. Bati her türlü gücünü kullanarak Doguyu gün gectikce batilastiriyor ve bunu cok iyi basariyor.
Basin Özgürlügünden bahsediliyor. Batinin icaat ettigi Özgürlük, Demokrasi gibi kavramlari, Dogunun kabul etmesini zorlamak cok yanlis. Ordaki insanlarin bildigi ve esas aldigi tek bir sey var. o da Islam ve Kur´an. Bati buna saygi göstermedigi gibi bir de dalga geciyor. Bu bir insanlik ayibi.
Bati cok korkak. Insanlik disi sistemlerle, IMF, Medya ve Ahlak bozuklugu ile dünyadaki insanlari bir ilizyona sokmus ve kontrol altinda tutuyor. kimse artik hic bir seyi sorgulayamiyor, sorgulamiyor. insanlar adeta bir trans da yasiyor.
21.yüzyilda yasanan bir felsefe yok. Sona kalan dona kalir muabbeti. Amerikanin himayesi disinda kalan Enerji Kaynaklari malesef Doguda. Ve bunlarin hepsini sistem geregi ele gecirecekler. Bu Karikatür provokasyonu gibi daha bir cok olaylar yasanacak. Kivilcim zaten Iran´a sicradi. yakin bir zamanda Amerika, Iran´i da "Demokratiklestirme" Projesine dahil edecek.
Uzun lafin kisasi....
Ben Insanlik tarihinin bastan sona dogru ilerledigine inanmiyorum. Sondan basa dogru dönüyoruz. Üzerinde yasadigimiz dünya zaman ilerledikce yasayan bir gezegen degil, tam tersine zaman gectikce sönüp ölen bir gezegen.
Batili bilim adamlari bunun farkinda ve insanligi hatta yasami ölümsüzlestirmeye calisiyorlar ve tüm yatirimlarini uzaya yapiyorlar. bu yüzdende her türlü enerji kaynaklarina ihtiyaclari var. fakat bu düsünceyi Dogu asla anlayamaz cünkü onlar Allah´a inaniyor ve kur´an da yazani yasiyorlar.
Batiya karsi koymanin bir yolu varsa, o da ancak söyle olur...
Bati ve Dogu arasina bir sinir cizmek. Doguda ayni düsünceyi ve inanci paylasan insanlarin birlik ve beraberlik gösterip, kendini herseyinle Batidan bagimsiz bir hale getirmek. Güclü bir ordu kurmak. Silahlanmak (her türlü silahlanma).
Bati, Doguyu tarih boyunca radikal ve barbar olarak görmüstür. Evet biz öyleyiz, kardesim deme vakti geldi geciyor bile.
Bu arada Türkiye bu kültür din catismasinda acaba hangi tarafta yer alacak?
Blogosferde dolasirken rastladigim "The Battle of Extreme Idiots" yazisi, kokten dinci bir hristiyanin "karikatur hadisesi"ne degisik ve sahici bakis acisini gostermesi acisindan ilginc. Ilgilenenlerin okumasini tavsiye ederim: http://jacklewis.net/weblog/
Yorum Gönder