7.6.05

Bogaz Dokuz Bogum...

Bogaz dokuz bogum soylemeden dokuz kere dusun derler...Ozellikle Turkiye'nin bogazinda en cok bogum olan siyasetcisi Demirel bayilir bu lafa! Fakat bu hafta ne olduysa oldu ve Demirel'in o dokuz bogum bogazindan buyuk tartisma yaratacak cumleler cikti:

"Devrim kanunlarini yenileyip, esi basortulu olanlara cumhurbaskanligi yolunu kapatalim!"

Peki Demirel niye soyledi bunlari? Daha da onemlisi niye boyle bir zamanlama ile soyledi?

Demirel'in bunca yillik Turk siyaseti tecrubesini goz onunde bulundurarak, boylesine tartismali bir fikri cumhurbaskani secimlerinden iki yil once ortaya atmasinin rastlantisal olmadigi kanaatine varmamak mumkun degil. Belli ki Demirel'in ortaya boylesine sert, bir cok kisiyi uzecek, eski populist gunlerinden uzak bir tavirla cikmasinin altinda ciddi sebepler var. Tahmin ediyorumki Demirel'in kulagina cumhurbaskanligi secimi ile ilgili bazi seyler gitti! Eger birileri ona fisildamadiysa da kafasinda bu konuda ciddi endiseler olustu! Askeri darbe ile hapis yatmis, defalarca basbakanlik yapmis, secimlere katilmis olan bir siyasetcinin kafasini bu kadar kurcalayan nedir peki?

Bana kalirsa Demirel'in yaptigi cikis iyi dusunulmus bir amaca hizmet ediyor. Bu amac cumhurbaskani konusunu gectigimiz donemde oldugu gibi oldu bittiye getirmemek. Daha cumhurbaskanligi doneminin bitmesine iki yil gibi bir sure varken bu aciklamanin gelmesi kazanin altina atesi yakmaktan baska birsey degil. Demirel kazan kaynasin istiyor, tartisma kamuoyuna (bu kelime nasil yazilir yahu?) yansisin, adaylarin eksileri, artilari halkin onunde tartisilsin ve en onemlisi eger AKP'nin kafasindan laik duzeni iyi temsil edecegi tartismali olan isimler geciyorsa bu cabalar desifre edilsin ve AKP'nin eli baglansin istiyor. Saniyorum ki Demirel'in kulagina AKP'nin cumhurbaskani konusunda turbanli bir adaya sicak baktigi gibi birseyler geldi veya Demirel her halikarda bu riski goz onunde bulundurup kendi siyasi populeritesini feda ederek laik duzene buyuk bir hizmet yapti.

Inaniyorum ki aramizda bircok kisi saygin kisiligi ve Turk devlet degerlerini istikrarla temsil etmesi bakimindan Ahmet Necdet Sezer'e sempati beslese bile ara sira cumhurbaskaninin ismini unutmus olmanin utancini yasiyordur. Turkiye Cumhuriyetinin en yuksek siyasi merci, devletin lideri ve temsilcisi gecen hukumet doneminde tam anlamiyla pasifize edilmistir. Aslinda bu siyasal by-pass in bas sorumlusu Suleyman Demirel'in ta kendisidir. Turgut Ozal'in cumhurbaskanligi doneminde basbakanlik yapan Demirel, o zamanki rakibi Ozal'a en buyuk darbeyi cumhurbaskaninin yetkilerini sinirlayarak getirmistir. Daha da otesi, kendi cumhurbaskanligi donemi sona ermeye yuz tutarken yeni cumhurbaskani seciminin adeta "kimi secsek isimize daha az karisir" diye dusunulerek yapilmis olmasina seyirci kalmistir. Sanirim Koskun eski sakini, bu yuce merciin 5 senelik siyasal populerite erozyonu yasamasina uzulmus ve bu mercii su anki konumuna getirmis olmanin bir nevi pismanligini hissetmis olacak ki, koskun bir sonraki donemde elle tutulur bir siyasi otorite olmasi icin caba sarfetmeye baslamistir. "Demokrasilerde care tukenmez" gibi her kaliba uyan bir siyasi sloganla populer beklentileri demokratik kaliplara sokmakta usta olan Demirel'in daha onceki tarzi ile bire bir zit bir tavirla, koskte turbanla ilgili olarak kendini tartismanin ortasina atmasi bence baska hic bir sekilde aciklanamaz. Uzun lafin kisasi bircogumuz gibi Demirel de sonunda Turkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaskaninin daha aktif bir siyasi role burunmus olmasinin gerekli olacagini anlamis gozukuyor. Bunlari soyledikten sonra Demirel'e bu fedakarligindan ve ileri goruslulugunden dolayi tesekkur edip bizi asil ilgilendiren konuya, yani cumhurbaskaninin secimine geciyorum.

Oncelikli sorular sunlar: Cumhurbaskani esi turbanli olabilir mi? olmali?


Bugun Turkiye anayasasi cumhurbaskanligi mevkisi ile ilgili tanimlarini acik ve net bir sekilde yapmis, cumhurbaskani veya esinin giyimiyle ilgili bir duzenleme getirmemistir. Diger bircok demokrasilerde oldugu gibi Turkiye'de de kanun onunde aday olma hakkina sahip olan her vatandas cumhurbaskani olabilir. Fakat bunun otesinde devlet liderleri devletin zamansizligini ve surekliligini yansitmasi bakimindan belirli bir siyasi gelenek icinden cikarlar. Turkiye'de bu gelenegin kokleri Cumhuriyet devrimimize dayanmakta ve devrim kanunlari ile tanimlanmaktadir. Bu kanunlar icinde cumhurbaskani ve ailesinin giyimi ile ilgili bir madde bulunmasa bile Turk toplumunun giyim adetini degistirmeyi amaclayan kiyafet kanunlari bulunmaktadir ve Turk toplumunun temsilcisinin bu amaclari en yuksek sekilde simgelemesi gerekliligi kanun maddesi ile vurgulanmasina gerek olmadan anlasilmis ve gelengimizin bir parcasi olmustur. Bu sebeple cumhurbaskanimizin ailesinin bundan onceki donemlerde oldugu gibi bu kimligi yansitacak kisiler olmasi gerekliligi suphesizdir. Bu mevkiye getirilecek kisinin ailesinin giyiminin onemli olmadigini varsaymak, ulkenin siyasi gelenegini ve dolayisiyla temel degerlerini onemsememek demek olacagi icin bu tarz bir yaklasim kabul edilemez. Demirel'in devrim kanunlarini degistirme fikrinin de iste bu sebepten dolayi kabul edilemez oldugunu gormek gerekir, basbakanin soyledigi gibi "devrim kanunlari yapboz tahtasi degildir".
Siyasi gelenek sureklilik gerektiren ve sureklilikte topluma getireliri olan bir kurumdur, bu kurumun zarar gormesi, Turkiye'nin her acidan zarar gormesi demektir. Cumhurbaskaninin karisinin turban takamamasi soz konusu degil, takmamasi soz konusudur. Bu konuyu bir insan haklari meselesi olarak gormek sinsilikten baska bir yaklasim olamaz. Su anki basbakanimizin esinin basini kapatma ozgurlugu tartisilamaz, fakat su anki basbakaninin cumhurbaskanligi mercii icin uygun olup olmadigi tartisilabilir. Bu konu haklarla degil, gelenekler ve uzun vadeli cikarlarla ilgilidir. Bugun yonetimde olan siyasi irade esi kapali bir cumhurbaskani secmeye ozgurdur, fakat bu yonde bir karar vermeleri Turkiye'nin temellerini ve siyasal gelenegini degistirmek olacagi icin bu karari vermeden once bu degisimin gerekliligine butun ulusu inandirmis ve onayini almis olmalari gereklidir. Bu karar hukumetler arasi bir ulusal mutabakat demektir ve bana kalirsa AKP'nin iki sene icinde bu mutabakata varmasi fiziksel olarak mumkun olmadigi icin esi kapali bir cumhurbaskani adayiyla ortaya cikmalari cok buyuk bir yanlis olup, devlete, AKPye ve butun ulusumuza zarar verecektir.

Bugun Turkiye'de yuzde 40-50 arasi bir grup ulkenin kendini tanimladigi sekli benimsememisse mutlak bu tanimda bazi sorunlar vardir fakat Turkiye'nin ne oldugunun, Turkiye ulusal kimliginin ne oldugunun tartismasi onemli ve gerekli oldugu kadar bu kadar basite de indirgenemez.

Bu sebeplerin AKP hukumeti icin yeterince acik olduguna inandigimdan dolayi onumuzdeki cumhurbaskani doneminde boyle bir girisimde bulunmayacaklarini dusunuyorum. Fakat Demirel'in ortaya bu konuyu atmasindan anlasiliyor ki bir sonraki cumhurbaskanligi doneminde yine ayni tartismalar yasanacaktir ve Turkiye'nin hali hazirdaki imajini ve siyasal gelenegini surdurmesi gerektigine inananlar bir daha ki sefere toplumsal munazaranin daha agir basan tarafi olmak durumundadir. Benim kisisel gorusum Turkiye'nin mevcut siyasal geleneginin demoksiyle ve halkimizin devrim oncesi yasami ve kulturu ile daha organik bir baginin bulunabilecegi yonundedir. Ote yandan siyasal gelenegi yaratan sey surekliliktir ve ulkemizdeki mevcut duzenin sorumlulugunu ve eksikleri olsada gururunu hisseden biri olarak bu gelisimlerin sureklilik cercevesi icinde yapilabilecegine olan inancim sonsuzdur. Bir diger inancim da bu degisimlerin aslan payinin, AKP'nin ait oldugu siyasal kanat tarafindan degil, ulkenin yeni olusacak solu tarafindan gerceklestirilecek olmasidir. ama biliyorum ki ben fazla iyimser biriyim....

4 yorum:

sscetin dedi ki...

Oncelikle sunu soylemek istiyorum ki Cumhurbaskanini halk direk secmedikce yetkilerinin artmasi demokrasimize bir darbe olur ve Cumhurbaskaninin su andaki sembolik pozisyonu bir baskanlik sistemi gelmedikce degismemelidir.

Ikinci olarak basortusu konusuna gelince , acaba Turkiyenin siyasi degerleri senelerce kimler ve kimlerin gelenekleri tarafindan benimsenmistir bunu iyice bir dusunmek lazim. Ne yazik ki Turkiye Cumhuriyeti kuruldugundan beri halk icin halka ragmen mentalitesi ile yonetilmis ve suni bir devlet gelenegi olusturulmus. Batili devletlerde bile devlet baskanlari smokin ve silindir sapka giymezken Sayin Demirel uzerinde komik duran bu kiyafetlerle poz vermekte israr etmistir.

Ne zaman Turk milletin gercek iradesi demokrasimizin gelismesi ile meclise girme firsati bulmus, bu kiyafet konusu ortaya cikmistir.
Dusunmek gerekir acaba gercekten basortusu devlete karsi bir baskaldirimidir yoksa Turkiye deki ozgurluklerin ve cesitliligin bir gostergesimidir? Bu soz konusu kiyafet geleneklerinde ve yonetmeliklerinde kadin vekillerin ve gorevlilerin pantalon giymesi de yasaktir.

Artik bu 1920 lerde kalmis kiyafet devrimi mentalitesini asmamiz ve Turk milletinin geleneklerini, tercihlerini devlet organlarina tasimasina izin vermeliyiz. Halktan kopuk, sanal ve suni devlet artik bitmistir ve hepimizin eger birgun ayni sekilde magdur olmak istemiyorsak bu degisimi yadirgamak yerine kucaklamamiz gerekmektedir. Turkiyenin imaji sadece Cumhurbaskani veya esine kalmissa zaten vay halimize. Artik butun dunya turk sanatcilarini, sporcularini, is adamlarini, ogrencilerini tanimakta, ulkemize gelip ziyaret etmekte ve eminim kiyafet geleneklerimizde ki cesitliligide bizden cok daha hos karsilamaktadirlar.

Adsız dedi ki...

yeni bir sol ve bu solun turkiyedeki etkileri konusundaki iyimserliğin cogumuzun paylastigi bir umudun sonucudur. O iyimserlik olmazsa da olmaz herhalde. fakat, Demirel'in yaptigi aciklama hakkindaki yorumlarindaki iyimserlik bence biraz daha safliga kacar olmus. Oyle ki yillarin politikacisi Demirel, kendine Mehmet Ali Bayar'i secip, o ya da bu sekilde Turk siyasi hayatina aktif bir donus plani yaparken boyle aciklmalarla boy gostermesi, belki de orta vadede nerede durdugunu gostermek icindir. Cumhurbaskanligi hakkindaki dusuncelerinin o kadar samimi ve de o kadar Turk siyasal yapisini on planda tutan dusunceler olduguna inanmak zor geliyor bana. Orhan Kaya

Adsız dedi ki...

Demirel'in aktif politikaya bir daha girmesi ihtimalini goz onunde bulundurmamis oldugum konusunda hakli yorumlar var. Evet bu ihtimali hic dusunmedim ama su da varki dusunmek bile istemiyorum... hani elde olmadan dusunsem bile bu olasiligin cok dusuk olduguna inaniyorum. Tabi zaman gosterecek bunu, umarim yanilmiyorumdur! Turkiye bu kadar caresiz olamaz!- Mustafa

Adsız dedi ki...

mrebalar Mustafa Domanic, Basliginiz Bogaz Dokuz Bogum... ilgimi cekti. Blog unuz cok guzel. duyurular ile ilgi oldugu icin buldum duyurular sitesinden buldum. Blogunuz takip etmeye calisicam.