“Türkiye ‘takır takır’ borc odeyen ulke haline geldi diyen Erdoğan ekonomiyi basite indirgiyor…”
Erdoğan’ın Istanbul taksi şöförlerinin birebir yansıması oldugunu Mersin’li ciftciye ‘Artistlik yapma lan, al ananı da git burdan’ dediğinde anlamıştık. Ama bir onemli benzerlik daha var: her şeyi bildiğini sanması. Hoş tabi bu sadece taksi şoforlerine değil, tüm Turk milletine ve dolayısıyla bu yazıyı yazan şahsıma da ait bir tavır. Fakat Başbakan olmanın getirdiği sorumluluk kisiyi bu tarz yaklasımlardan arınma ve bu tip duşuncenin getireceği ciddi kotü kararları engellemeye zorlamalı. Erdoğan bu konuda başarısız, stres kat sayısı artınca kontrolü kaybedip olgunlaşmamış aciklamalar yapabiliyor. Ozelikle makroekonomi gibi anlaşılması çok çok zor olan teknik konularda durumu basite indirgeme yaklaşımı çok ciddi pişmanlıklara sebep olabilir. Erdoğan’in bu tavrını Türkiye’nin makroekonomik dengeleriyle ilgili yaptığı tamamen olumlu yorumlarda net bir şekilde gorebiliyoruz. Evet, Türkiye son yıllardaki gorüntüde borçlarının finansmanını kolaylaştırmıştır, fakat bu finansman kolaylıgı kesinlikle uzun vadeli bir ekonomik ferahlamanın garantisi degildir. Evet, Turkiye bütce planlamasında başarı goştermistir fakat cari açık gitgide büyümekte ve hatta o rahat rahat odediğimiz borç havuzu da her geçen gun genişlemektedir. Petrol fiyatlarının 75 dolari gorduğu bu gunlerde, makroekonomik planlama yapan, Türkiye gibi petrol bağimlısı ulke stratejistleri diken ustunde olmalıdırlar, çunku işin gerçeği şu ki Türkiye’nin borç finansmanında piyasalara akan sıcak paranın ciddi bir etkisi var ve eger işler kuresel duzeyde ters giderse bu paranın goreceli olarak riskli bir pazar olan Türkiye’den yavaş yavaş uzaklaşması kaçınılmaz. O yuzden atılmasi gereken mutlak adımlar, iş imkani yaratma ve sıcak paradansa fabrikalara ve gerçek yatırımlara donuşen sermayeyi kuralıyla ulkede tutmaktır. Ekonomik program yapmak kolay bir iş degildir ve hata kaldırmaz. Hatırliyoruz ki Abdullah Ocalan’in yakalanmasıyla iktidar olan DSP, ekonomik kriz sonrası yuzde birden daha az oy alabilmiştir, bu tarz bir olayı ne AKP nede Turkiye bir kere daha kaldırabilir. Tabi birde beklentiler meselesi var. Benim bu yazıyla yapmayı amaçladığım kesinlikle kriz pazarlamacılığı yapmak, eğer işler kotu giderse bakın ben demistim diyebilmek değil. Bilinmelidir ki beklentiler ekonomiyi bire bir etkiler, kısacası hepimiz bir kriz bekler olursak, kriz kaçınılmaz olur. Muhalefet partilerinin kriz soylentileri uzerinden AKP’yi baltalama girisimi bu ulkeye ihanet olur diye dusunduğum icin ben kesinlikle bu anlamda yorumlar yapmayı hedeflemedim. Tek amacım Erdoğan’in kendini aşan konuları aşiri basite indirgeyerek halka zarar verebileceginin altını çizmek ve kendi çapimda bir uyarı gondermek...
Erdoğan, Ali Babacan gibi işinin ehli kimselerle çalışmanın meyvelerini bir yere kadar topladı diyebiliriz. Fakat unutulmamalıdır ki Ali Babacan’da dahil tum profesyoneller etki altında kalabilir, hata yapabilir. Bunun en açık orneği ise Merkez Bankası başkanlığı pozisyonuna atama yapılmasinda geç kalınması ve AKP’nin ozerkligi bir numaralı onceligi olan bu kuruma kendi siyaset cizgilerine yakin bir kimseyi yerlestirme istegine karsi Babacan’ın farklı bir tavır sergileyememesidir. Serdengecti’nin tekrar atanmaması buyuk bir hata oldugu gibi, atamanın yaklaşık bir ay geciktirilmesi ve sonucunda skandala donuşmesi kabul edilemeyecek bir durumdur. Hele hele Al Baraka Turk başkanını bu pozisyona getirmeye kalkmak bu isi yeterince ciddiye almadıklarının bariz bir gostergesidir. Merkez bankasi ataması ile turban tartısmasının yollarının kesişmesi tesaduf olamaz ve medyanın suçu degildir, suç tumuyle hukumetindir. Umuyorum ki yeni atanan merkez bankasi baskanı bu gorevi layıkıyla yerine getirir ama ben bunun yapilabilecek an iyi atama olduğu kanısında degilim ve Turk milletinin kaderine tesir edecek bir konuda hukumet en iyisini yapmaya mecburdur, yapmadıysa hatalıdır. Erdoğan bu konuyu da kendi oyun alanı olan siyasete ve demogojiye dokerek milletin gozlerine perde cekmistir ama unutmayalim ki ruzgar eken, fırtına biçer.
Mustafa Domanic
5 yorum:
Simdi benim burda anlamadigim Erdogan in ekonomiyi basite indirgemesi ve pozitif bir spin yapmasi ekonomik programi veya burokratlari niye etkilesin? Erdogan tabi ki bir politikaci olarak halka ekonomiyi basit bir sekilde ve toz pembe olarak gostericek, burdan Erdogan'in ekonomi konusunda rahat oldugu ve hem ekonomi bakanini hem de piyasalari yanlis etkileyecegini soylemek hem abarti hem de yanlis olur. Artik Turkiye de bu isler profesyonellere birakilmis ve "secim ekonomisi" literaturden cikarilmis durumdadir. Oyle basbakanin konusmalari ve rahat tavirlari ile kimsenin Turkiye yi yeniden ayaga kaldiran ekonomik programdan sasacagini sanmiyorum. eger AB ve ekonomi gibi onlara onumuzdeki secimi kazandiracak konularda hata yaparlarsa kendi kendilerini ayagindan vurmus olurlar, ne AKP ne de Erdogan afedersiniz ama bu kadar salak degil. Ayni zamanda ekonomik programi Basbakan, Merkez Bankasi baskani gibi kisilere indirgemek de ayri bir yanlis. O yuzden burda Babacan'in, Maliye Bakanligi nin veya Merkez Bankasi nin politikalari ile ilgili bir elestiri, yorum varsa lutfen paylasalim ama Basbakan'in ucuz politik retoriklerine gereginden fazla prim vermeyelim lutfen.
Konu ekonomi politikasi olunca ben de kucuk bir yorum yapma geregi duydum, her ne kadar son zamanlarda turk ekonomisindeki yapisal degisiklikleri cok yakindan takip edemediysem de... acikcasi merkez bankasi baskani atamasinin devletin zirvesinde bir polemige donusmesi cok anlamsiz bi durumdu. Turk ekonomisine hic bi fayda saglayamadigi gibi, yatirimci guvenini de bi nebze de olsa sarsmistir diye dusunuyorum, ozellikle de buna aliskin olmayan yabanci yatirim fonlarini.. mesela amerikan fed inde, daha greenspan in son FOMC toplantisindan once bernanke nin gelecegi kesinlesmisti, bu bildigim kadariyla ab deki ekonomilerde de boyle.. turkiye de, ozellikle MB nin serdengecti doneminde "OZERKLIGE" adim atmasiyla birlikte, boyle bi atamanin bu kadar gecikmesi bana da cok anlamsiz geldi..
ben serim in yorumunu kendi gorusume su acidan daha yakin goruyorum; zira erdogan in makroekonomik konularda teknik bir analiz yapmasi zaten dusunulemez, hukumet bu yuzden teknokratlari, danismanlari, stratejistleri muhtelif mevkilere yerlestirmis durumda.. bugun baktigimda, bush ve cheney nin, petrol-enerji kaynakli enflasyon beklentilerine yonelik aciklamalarini, bir de gecen gun bernanke nin ve philadelphia fed baskaninin aciklamalarini okudum, arada tabi ki de detay olarak cok fark var.. erdogan belki verdigi bazi mesajlarda flu alanlar birakiyor, ama konumu itibariyle yaptigi ekonomik degerlendirmeleri "basite indirgemek" olarak lanse etme taraftari diilim sahsen...
alp
Iskender Arouba'nin bugun radikale yazdigi Bush ile ilgili makalenin ilk cumlesini aktarmak istiyorum :
"Kamu kuruluşları, yönettikleri toplumun refahı için çalışırlar; bunu yaparken de tabii olarak hesaplı, kitaplı ve bilimsel davranmak durumundadırlar"
Tabi eger Serim gibi dusunuyorsak o zaman soyle demeliyiz: "Siyasi liderler siyaset insanlaridir, o yuzden sorumluluk almaktansa oy almalari daha onemlidir" Yani ayni bize kansorejen caylari iciren, karadenize kanseri iyice yayan siyasetciler gibi, pembe bir tablo cizmek ugruna basbakan dikkat edilmesi gereken konularin ustunu ortsun oyle mi? Ne guzel katilimci demokrasi ornegi bu! Ben Serim'in yorumuna sadece insaf diyorum, keske yaziyi bir kere daha okusaydi belki o zaman ana fikri kacirmazdi...
Mustafa arkadasimiz ne yazik ki demagoji yaparak konuyu polemige donusturmeye calisiyor. Eger kendisi ne yazdigini okusaydi zaten bu yorumu yazmazdi: "Kamu kuruluşları, yönettikleri toplumun refahı için çalışırlar; bunu yaparken de tabii olarak hesaplı, kitaplı ve bilimsel davranmak durumundadırlar"
Burda kamu kuruluslarinin altini cizmek lazim. Burda politik figurlerden veya parti liderlerinden degil bilimden yararlanmasi gereken devlet kurumlardan bahsediyor.
Bunu sanki Basbakan yalan soyluyomus veya insanlari kandiriyormusa getirmenin bir anlami yok. Turkiye bir cok ekonomik krize psikolojik nedenler ile girmistir(bkz: Anayasa firlatma krizi). Burda yapilan basit bir halkla iliskiler durumudur ve dunyanin her yerinde butun politikacilar tarafindan uygulanir. Bu demek degil ki sahne nin arkasinda bu meselelere bilimsel olarak kafa yoran, plan yapan kadrolar yoktur.
Mustafa arkadasimiz detayli ve objektif bilgiler almak istiyorsa bu konuda arastirmalar yapan Ekonomi Bakanligi veya TUSIAD ve TOBB gibi kurumlarla haberlesebilir. Belki o zaman Basbakanin konusmalarina takilacagina bize ekonomideki gercek tehlikeleri ve hukumetin neyi yanlis yaptigini tam olarak anlatabilir.
Oncelikle "Turkiye krize psikolojik sebeplerle girmistir" yargisina kesinlikle katilmadigimi belirtmeliyim. Beklentilerin ekonomiye yansimasi onemlidir demistim yazimda, ama bir ulkedeki cokuntunun tek sebebi asla bu olamaz. Zaten eger sadece psikolojik sebeplerden kriz yasasak IMF ile degil dunya psikologlar birligi ile calismamiz gerekirdi. Turkiye kriz yasadi cunku yapisal bosluklar vardi, kredi pazari tamamen kontrolsuzdu, enflasyon planlamasi yeterince siki degildi, butceler acikti, dis borc finanse edilemez durumdaydi, devlet zarar ettigi isler yapmaktaydi.
AKP hukumeti de pembe bir tablo cizerken butun bu hatalari yapmaya devam edebilir. Serimin dedigine bakilirsa, Turkiye artik Amerika oldu!! "Basbakan ilgilenmese de orada burokratlar var, onlar planlari yapiyolar her sey bilimsel ve iyi bir sekilde yurutuluyor" diye dusunmek tamamen saflik bana kalirsa ve yazimda da bu goruse karsi en guzel ornegi Merkez bankasi bas burokratinin atamasi olayinda verdim sanirim. Tekrar soyluyorum ki bence MB atamasi yapilabilecek en iyi atama degildi, ve en iyisi yapilmadiysa kotu yapilmistir diye dusunuyorum. Onun disinda, ozellestirmeler de ayni MB atamasi gibi siyasete bulastirilip, kayirilan sermaye gruplarinin onu aciliyor diyebiliriz (Bkz. galataport).
Ayrica serim demis ki- "neyi yanlis yapiyolar onu anlat o zaman". Bana kalirsa mesaj acik, siyasetlerini ekonomiye bulastirip atesle oynuyorlar. Yanlis yaptiklari bu, yazinin ana fikri de bu. Eger ekonomik politikamizin detayli bi analizi ve elestirisi araniyorsa, Radikalden Mahfi Egilmez ve Yigit Bulut takip edilebilir. Hos Derinsular basta olmak uzere muhafazakar kesimin savunuculari Yigit Bulut'u yerden yere vursalarda, gunun sonunda kendileri de Turkiyenin hassas sicak para dengelerinde durdugunu ve kirilganliginin her gecen gun arttigini kabul ediyorlar. Ben elestirmek icin elestirmiyorum, gelecegimiz icin onemli meselelerde topluca uyumayalim diye konusuyorum.
Yorum Gönder